![]() |
Müge kreşe hala alışamadı,
Oysa kreşe başlayalı 4 ay oluyor. Oysa en fazla 3 haftada
alışır deniliyordu, hala alışamadı.
Kreşe 2,5 yaşında başlamış oldu, bu şekilde devam ederse, hesap
ediyorum ilkokul öncesi 4 sene boyunca sabah erken kalkıp belli bir disiplinle
güne başlamış olacak. Yani ilk okul öncesi, bir ilkokulu bitirmiş olacak. Çok
yazık. Ben bu yaşımda bile sabah erkenden kalkıp dışarıya çıkmaya üşeniyorum.
Sabah kalkar kalkmaz kahvaltısını yaptırıyorum, uyku mahmurluğunun geçmesini
bekleyecek vaktimiz yok, çünkü annesiyle birlikte hızlı akıp giden hayatın
ritmine uymak zorunda. Artık geç kalkıp,
istediği saatlerde kahvaltısını yapma özgürlüğünü, yaşlanıp emekli olana kadar sadece
belli günlere sıkıştıracak. Başka şansı yok.
Öğlen herkesle birlikte, kocaman bir odada, bir sürü diğer
çocuğun arasında, minnacık yatağında tek kişilik kocaman dünyasında, kalabalığın
arasındaki yalnızlık duygusunu yaşayarak uykuya dalacak, uykusu olsa bile
öğretmeninin bazen mekanik, bazen sempatik olmaya çalışan bıkkın genç sesini
duyacak “hadi Mügeciğim, kalkıyoruz artık”. Uyandığında nerede olduğunu
anlamaya çalışacak. Evde olsa belki koşup oyuncaklarına sarılabilecek ama
kreşde, hemen uyarılıcak “dur bakallııım terli terli naapmıyoruz? dışarıya
çıkmıyoruz dimi tatlım” denilecek. Sürekli gün içinde böyle sorular sorulacak
cevapları gene soruları soran tarafından verilecek. Napmıyoruz? Şunu yapmıyoruz?
Ne yemiyoruz? Şunu yemiyoruz? Nereye gitmiyoruz? Buraya gitmiyoruz? di mi?
Bu sabah kahvaltıda bayram tatilinden konuşurken denize
gireceğimizi anlattık kızlara. Begüm hemen kaç gün kaldığını sordu, Müge durur
mu hemen o da sordu. Tabii henüz gün kavramı falan olmadığı için gidip mayosunu
giymeye odasına koştu. Artık işe çok geç kaldığım için ben de odaya girip
fırsat bu fırsat diyerek giydirmeye başladım. Bir iki dakika sonra durumu
anladı. “hadi anneciğim gidip öğretmenine denize nasıl gireceğimizi anlatalım,
gidip biz denize gideceğiz diyelim” dedim ama hiçbir şey fayda etmedi. Kreşe
gitmek zorunda kaldığını anlayana kadar giydirip kapıya gelmiştik. Göz yaşları
içinde ayakkabılarını giydirirken hıçkıra hıçkıra ağlıyor bir yandan da hayal
kırıklığını ifade edebilecek tek cümleyi tekrarlıyordu.
“hani denize girecektik?? Hani havuza gidecektik???”.
Tamam anne kuzusu merak etme Hacerle konuştum, mecburen biraz erken
çıkmasını kabul ettim , patronumla papaz olup (Güneş hanım bu erken
çıkma işini abarttınız artık” dedittirene, anneannen “yeter artık düş yakamdan
kızım, ben de özgürce bir hayatımı yaşayayım” diyene kadar seni evinde sıcak
yuvanda tutacağım. Gelecek pazartesine kadar sık dişini badem şekeri.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder