23 Eylül 2013 Pazartesi

Müge kreşe hala alışamadı :(

bakıcı mı kreş mi?



Müge kreşe hala alışamadı,

Oysa kreşe başlayalı 4 ay oluyor. Oysa en fazla 3 haftada alışır deniliyordu, hala alışamadı.

Kreşe 2,5 yaşında başlamış oldu, bu şekilde devam ederse, hesap ediyorum ilkokul öncesi 4 sene boyunca sabah erken kalkıp belli bir disiplinle güne başlamış olacak. Yani ilk okul öncesi, bir ilkokulu bitirmiş olacak. Çok yazık. Ben bu yaşımda bile sabah erkenden kalkıp dışarıya çıkmaya üşeniyorum. Sabah kalkar kalkmaz kahvaltısını yaptırıyorum, uyku mahmurluğunun geçmesini bekleyecek vaktimiz yok, çünkü annesiyle birlikte hızlı akıp giden hayatın ritmine uymak zorunda.  Artık geç kalkıp, istediği saatlerde kahvaltısını yapma özgürlüğünü, yaşlanıp emekli olana kadar sadece belli günlere sıkıştıracak. Başka şansı yok.


Öğlen herkesle birlikte, kocaman bir odada, bir sürü diğer çocuğun arasında, minnacık yatağında tek kişilik kocaman dünyasında, kalabalığın arasındaki yalnızlık duygusunu yaşayarak uykuya dalacak, uykusu olsa bile öğretmeninin bazen mekanik, bazen sempatik olmaya çalışan bıkkın genç sesini duyacak “hadi Mügeciğim, kalkıyoruz artık”. Uyandığında nerede olduğunu anlamaya çalışacak. Evde olsa belki koşup oyuncaklarına sarılabilecek ama kreşde, hemen uyarılıcak “dur bakallııım terli terli naapmıyoruz? dışarıya çıkmıyoruz dimi tatlım” denilecek. Sürekli gün içinde böyle sorular sorulacak cevapları gene soruları soran tarafından verilecek. Napmıyoruz? Şunu yapmıyoruz? Ne yemiyoruz? Şunu yemiyoruz? Nereye gitmiyoruz? Buraya gitmiyoruz? di mi?

Bu sabah kahvaltıda bayram tatilinden konuşurken denize gireceğimizi anlattık kızlara. Begüm hemen kaç gün kaldığını sordu, Müge durur mu hemen o da sordu. Tabii henüz gün kavramı falan olmadığı için gidip mayosunu giymeye odasına koştu. Artık işe çok geç kaldığım için ben de odaya girip fırsat bu fırsat diyerek giydirmeye başladım. Bir iki dakika sonra durumu anladı. “hadi anneciğim gidip öğretmenine denize nasıl gireceğimizi anlatalım, gidip biz denize gideceğiz diyelim” dedim ama hiçbir şey fayda etmedi. Kreşe gitmek zorunda kaldığını anlayana kadar giydirip kapıya gelmiştik. Göz yaşları içinde ayakkabılarını giydirirken hıçkıra hıçkıra ağlıyor bir yandan da hayal kırıklığını ifade edebilecek tek cümleyi tekrarlıyordu.
“hani denize girecektik?? Hani havuza gidecektik???”.


Tamam anne kuzusu merak etme Hacerle konuştum, mecburen biraz erken çıkmasını kabul ettim , patronumla papaz olup (Güneş hanım bu erken çıkma işini abarttınız artık” dedittirene, anneannen “yeter artık düş yakamdan kızım, ben de özgürce bir hayatımı yaşayayım” diyene kadar seni evinde sıcak yuvanda tutacağım. Gelecek pazartesine kadar  sık dişini badem şekeri.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder