16 Temmuz 2013 Salı

Müge kreşe gitmek istemiyor :(



Müge tam 2 yaş 7 aylık, Begüm'ü (6) de aynı yaşta kreşe vermiştim. 

İlk çocuğun daha çok fotoğrafı ve yepyeni giysileri oluyor ama ikincilerin de daha olgun, daha sağduyulu, daha tecrübeli, bilinçli anneleri oluyor. Ben olsam ilk çocuk olmayı asla istemezdim. 

Birinciler daha ağırbaşlı olurken küçük kardeşlerin ailenin fırlaması olmasının, büyük çocuk için asla söz konusu olmayacak taleplerin, küçükler için el şıklatarak elde edilecek kolaylıkta olmalarının nedeni bence anne-babaların ikinci çocukta karşılarındakinin aslında "küçük boylu bir yetişkin" değil "her şeyleri minnacık olan farklı dünyasında masum masum yaşayan bir insan" olduğunu fark etmelerinden kaynaklanıyor.

Begüm'ü çok anlayışlı ve güzel bir kreşe vermiştim. Her gün en az bir saat bahçesinde oturur onunla oynar, kreşi sevdirmeye çalışırdım. Öğretmeni de çok anlayışlıydı ara ara gelir bizimle otururdu. Bu şekilde 1 aydan biraz fazla bir zaman devam ettik. Bırakır sonra da ne kadar süre ağladı diye saat tutar kapıda içim içimi yerdi. Genelde 10 dakika içinde susardı. Ağladığı için çok üzülürdüm kahrolurdum. Ağlamayı bırakırdı ama kim bilir içinde hangi duygular dalgalanıp duruyordu gün ışığının! 

Begümle evden çıkmamız tam bir olay olurdu tabii, bazı sabahlar işe geç kalmanın da verdiği stresle korkutarak götürürdüm (bak polis gelir alır seni, ne cehalet :(.!!!!.), bağırmalarımı saymıyorum bile. Bir süre sonra sinirlenirdim Oysa Müge'de çok daha anlayışlıyım. Daha sabırlıyım. Bir süre sonra işimden bir uyarı gelecek ama eskisi gibi umursamıyorum. Keşke Begüm'de de aynı şeyi yapsaymışım :( 

Müge ablasıyla birlikte olduğu için Begüm'den çok daha avantajlı benim de içim biraz daha rahat ediyor. Evden çıkmamız Begüm'e göre biraz daha kolay ama biraz daha dramatik oluyor. Kreşe bıraktıktan sonra kapıdan dinliyorum daha az ağlıyor, hemen kreşe teslim ediyorum, ayrılık seramonisini uzatmamaya çalışıyorum. Belki bu hareketim için de ilerde pişman olacağım. Uzun uzadıya çocukla durmanın hiç bir işe yaramadığını Begüm'de gördüğüm için bu sefer kreş öğretmenlerinin sözünü dinliyorum :(  

Ayrılık seramonisini uzatmıyorum ama şunu fark ettiğim için daha derinden üzülüyorum; Begüm kreşe giderken, Begüm üzüldüğü için, onun için çok zor olduğunu biraz da olsa anlayabildiğim için kahroluyordum oysa şimdi empati yapabiliyorum, durumun bir çocuk için ne kadar büyük bir değişim olduğunu daha iyi kavradığım, daha derinden hissettiğim için çok üzülüyorum.

Müge her sabah o küçücük aklıyla yeni bir çözüm üretip geliyor kendince;
- Anne ben de seninle işe gideyim...  :(((((
- Babam işe gitmesin evde oturalım..... :((( 
- Beni anneanneme bıraaaakk .... :(((
- işe gitme süt alıp hemen gel ...... :(((( 
- (kahvaltıyı yaptıktan sonra hemen içeri yatak odasına koşup yatağa giriyor). Benim çok uykum var ayağında salla annee... dışarı gitmeyelim... :(((((
- (Oyun parkına gidelim mi diye kandırıyordum artık akşamları oyun parkına çıkarmak istediğimde bile gitmek istemiyor).. hayır ben parka gitmiycem ben evde oturmak istiyorum. 

Umarım en kısa zamanda bu işkence biter. En kısa zamanda durumu kabullenir. 

Müge doğduğu zaman Begüm'den akıllandığım için hamileyken bir kadın tutmuştum. Güya ben işe başlayana kadar bizimle haftada üç gün duracaktı böylece kızlarım ona alışacaktı. Ne mümkün, evde olduğum zaman diliminde (2 yıl) 7 tane kadın değiştirdim. Bakıcı konusundaki tecrübelerimi diğer bloğumda okuyabilirsiniz. 

Bakıcı aramaktan, bulunca seceresini araştırmaktan, sağlam olduğuna kanaat getirsem bile gün içinde onlarca defa arayıp kontrol etmekten, ne yiyeceklerini düşünmekten artık yorulduğum için kreşe vermeye karar verdim. Her iki tarafı da milim oynamayan her iki kararın da eksileri ile artılarının sayısı eşit olan bu durumda ben oyumu kreş yönünde kullandım. 

Kreş ararken şunlara dikkat ettim;
- Küçük bir kreş olsun. Büyük kreşlerde çocuklar kendilerini daha çok kaybediyorlamış. 
- Merdiven olmayan bir kreş olsun.
-Çocuklarım tüm günü tek bir odada geçirmesin.
- Öğretmenler, çocuklara öpe koklaya baksın. Mügenin öğretmeni biraz genç, kitaplardan öğrendiği teorik bilgileri uygulamaya çalışıyor. Benimkini bol bol öp sıkıştır dedim. Öğretmen gibi değil de evine bıraktığım bir abla gibi olsun isitiyorum.
- Sabahları bırakırken hep aynı öğretmenin (biz biraz erken gidiyoruz öğretmeni gelmemiş olabilir) kucaklamasına dikkat ediyorum.
-Az önce de arayıp tuvaletlerini yaptırmada hep aynı kişinin yardımcı olmasını istedim. Yani sınıf ablaları bu işi sıraya soktularsa bile benimkilerin altını hep aynı kişinin silmesini rica ettim (zaten her sınıf öğretmeni kendi öğrencisiyle ilgileniyormuş).

Bakalım bu süreç ne kadar sürecek??  

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder