Çok ağlıyor..."ama ben seni bulamadım" diyor.... "ben de
seninle işe geliyim" diyor. Her cümlesi ok gibi. Kendi gözyaşları sicim
gibi akıyor. Begüm'de de yarım saat kalıp konuşup ikna ederdim aynı şeyi
Müge'ye de yapıyorum. Begüm'de de işe yaramazdı Müge de de yaramıyor. gitme
diyor.
Kreşimiz çok güzel. Kreş binası olarak inşa edilmiş. Minnacık, tek katlı,
sevimli bir yapı. Nerdeyse 20 yılllık bir kreş, sahibi de öğretmenler de gayet
tecrübeli. Bence civarda verilebilecek en sevimli en sıcak kreş mekanı. Bence
sıcak bir mekan ama ya kızlarım için. Onlar ne düşünüyor acaba. Bukadar
ağladığına göre benim düşüncelerimi paylaşmıyor.
Ben çocuk olsam nasıl bir kreşte olmak isterdim?
Benim gözümde mükemmel görünen kreşe kızlarımın gözüyle baktım; 3 sınıfın
açıldığı oyuncaklarla dolu, yerleri laminant parke olan bir oyun salonu,
sınıflarda sıra sıra küçük tahta sandalyeler. Uzatmayayım çocuğun anne
kucağından çıkıp geldiği yeni mekanın yuvasıyla alakası bile yok. Tamamen
yabancı bir dünyada tamamen yabancı insanların arasında.
Yuvasındaki hiç bir rutine hiç bir alışkanlığına uymayan yepyeni bir dünya.
Herhalde beni alıp "hadi bakalım bugün taş ocağında çalışacaksın diyip tam
orada çalışırken hhooppp şimdi gel bakalım raporlarını falan şu çadıra
gir, yere de otur orada iki büklüm yaz demeleri gibi bir şey. Düşünsenize hiç
bir şeyi kontrol edemiyorsunuz. Her şeyi tanımadığınız alışamadığınız bir bayan
gelip söylüyor. Şimdi uyu, şimdi yemek ye, şimdi kitap okuyoruz.
Gene kendime dönecek olursam 8 saatimi geçirmek için bana kodlanan hayatta,
masaya sandalyeye alışığım, bilgisayar olmalı, öğlen yemek yemeliyim, çalışma
arkadaşlarım olmalı. Bir sabah gelip "hadi bakalım seni maden ocağına
indiriyoruz deseler herhalde ben bile oturur hüngür hüngür ağlardım"
İki gündür "bir kreş açsam nasıl bir ortam hazırlardım" diye düşünüyorum
şöyle bir hayal kuruyorum. Kim bilir? belki ticari açıdan da başarılı olacak bir
projedir.
HAYALİMDEKİ KREŞ; Çok kısa bir anlatımla "aynen bir ev gibi döşenmiş"
Kapıdan
giriyorsun, antreyi geçiyorsun, salona geliyorsun , Yerlerde halı var. Güzel rahat iki tane kanepe, çocuklar gün
içinde yastıkları alıp yerlere atabilirler üzerinde zıplayabilirler. Saksı
çiçekleri var. Duvarında güzel tablolar. Çocuk boyuna göre yapılmış kocaman
yemek ve aktivite masası. Arada minik tek veya iki kişilik masalar da var. Büyük masanın üzerinde boya kalemleri kağıtlar, sulu boyalar parmak boyaları. Öğretmenler hep başlarında elbette.
(Fotoğrafı www.cepaynasiblogspot.com'dan aldım)
Mutfak var,
mutfağın masasında kuruyemişler (güvenli olanlardan, öğretmenler gözetiminde
yiyilebileceklerden), meyveler, atıştırmalıklar. Atıştırmalık saatlerinde
ortada duracak, çocuklar mutfakta habire yemek yapan (mesela Hacer)
teyzelerinden su isteyecek, atıştırmalıklardan hangisi hoşlarına gidiyorsa onu
isteyecek. Tuvaletleri gelince gene ortalığı sürekli toplamaya çalışan kızdırdıkları,
şakalaştıkları (bu teyzenin adı da Sevgi olsun) teyzelerine gidecekler. O
çocukları öpe koklaya elleri yıkatacak, kızdırdıklarında uyaracak. Üç güzel
öğretmen olacak. Hadi bakalım bugün çiçekleri sulama sırası kimdeyse o
çiçeklere su versin, sen de balıkları besle, sen de tavşana marulu ver desin.
Çiçeklerin kurumuş yapraklarını almayı unutmayın, tavşan da kaka yapmış onu da
kürekle alıver desin. Ortada ingilizce konuşan bir öğretmen bütün çocukları
toplayıp şarkı söyleme saati yapsın mesela. Veya bir mizansenle çocuklar gün
boyu yolu kaybetmiş bir ablayı oynayan bu ingilizce öğretmenine türkçeyi ve
bizim kültürümüzü kendi bakış açılarıyla anlatsın mesela. Çok kalabalık
olmayacak (bu yüzden oldukça pahalı bir kreş olmalı), çocuklar hemen hemen sürekli
birlikte olacaklar. Belki iki grup olabilir. 2- 4 yaş arası ile 4,5-6 yaş arası
mesela). 10-15 çocuklu bir kreş.
Uyku saatinde bütün çalışanlar, bütün kreş ekibi gelip masal dinlesin.
Bütün dünyanın o sırada uyuduklarını sansınlar mesela. Kanpetlerden nefret
ediyorum. Küçük gruplarla herkes evin bir yerine çekilsin orada kendi küçük
grubunun teyzesi ablasıyla yavaş yavaş uykuya dalsın.
Avlusu olsun bu kreşin. Üstü kapalı, saksılarında çiçekleri, sallanan
koltukları, salıncakları olan. Kimi zaman salıncak için, kimi zaman sallanan
koltuk için kavga edilsin. Avluyu bütün çocuklar birlikte yıkasın mesela.
Çiçekler de sulanacak.
Söylemek istediğim, kreş kreş olmayacak da içinde Hacer teyzenin, Sevgi
teyzenin, Lily'nin, Banu ablanın, Pınar ablanın kocaman bir aile olarak
yaşadığı bir ev olacak.
Çok parası olup böyle bir projeyi uygulamak isteyen olabilir mi acaba? benim
hayallerimin sınır yok :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder