25 Ekim 2013 Cuma

Üniversitelerde panayır

Üniversite panayırı




Dün mutfak raflarımı düzelttim biraz. 

Yemek takımım yıllar içinde kırıla döküle eksildi. Eksiksiz bir takım için bir kaç yıl daha beklemeyi planlıyorum. Kızlar büyüsün, kırılacaklar kırılsın. O benim tabağım! ben çiçeklide yiyeceğim! ben arılıyı istiyorum! tartışmaları bitsin, o zaman alacağım güzel bir takım. Mutfak dolapları "çingene çalıyor kürt oynuyor" gibi durunca güzel durmuyor tabii. Durmuyor da.... eskilerini ne yapacağım diye düşünüyorum. Evet elbette birisine verebilirim. Ama benim aklıma daha güzel bir fikir geldi. Bu fikrimi de yaymak için face'ime ve çok okunan tüm bloglara yazmanın uygun olacağını düşündüm. Belki beni okuyan bir dekan veya rektör bu projeyi hayata geçirir. 

23 Eylül 2013 Pazartesi

Müge kreşe hala alışamadı :(

bakıcı mı kreş mi?



Müge kreşe hala alışamadı,

Oysa kreşe başlayalı 4 ay oluyor. Oysa en fazla 3 haftada alışır deniliyordu, hala alışamadı.

Kreşe 2,5 yaşında başlamış oldu, bu şekilde devam ederse, hesap ediyorum ilkokul öncesi 4 sene boyunca sabah erken kalkıp belli bir disiplinle güne başlamış olacak. Yani ilk okul öncesi, bir ilkokulu bitirmiş olacak. Çok yazık. Ben bu yaşımda bile sabah erkenden kalkıp dışarıya çıkmaya üşeniyorum. Sabah kalkar kalkmaz kahvaltısını yaptırıyorum, uyku mahmurluğunun geçmesini bekleyecek vaktimiz yok, çünkü annesiyle birlikte hızlı akıp giden hayatın ritmine uymak zorunda.  Artık geç kalkıp, istediği saatlerde kahvaltısını yapma özgürlüğünü, yaşlanıp emekli olana kadar sadece belli günlere sıkıştıracak. Başka şansı yok.

29 Ağustos 2013 Perşembe

Ev alırken nelere dikkat etmek gerekiyor


Dün bütün gün tapu işleriyle uğraştık. Olmadık aksilikler çıktı bol bol tecrübe edindim. Aşağıda yazdıklarımın hemen hepsi başımıza geldi. Başımıza geldikçe de hep "ah keşke önceden bilseydik" dedim. 

Tapuda başımıza gelenler sizlere de yardımcı olur belki düşüncesiye bazı püf noktaları paylaşmak istedim. 

19 Temmuz 2013 Cuma

Çocuklarla arabada yolculuk için harika fikirler


Yaz mevsimindeyiz. Ailede herkesin için kıpır kıpır. Kızları evde tutmak ne mümkün? 

Hafta içi her birimiz birer binaya tıkılı kaldığımız için hafta sonları mümkün olduğunca yeşillikler arasında, toprakla haşır neşir olarak zaman geçirmek istiyoruz. 

Zamane çocuklarının kısacık seyahatlere bile tahamülleri yok. Bir saatlik yolculukların ilk 15 dakikasında "ne zaman geleceğiz?" diye sormaya başlıyorlar, bir saat sonra arabadan inerken sanki 5 saatleri yolda geçmiş gibi arabadan düşe kalka iniyorlar. 

Yıl içinde 2-3 araba seyahatimiz oluyor. Bu sene biraz daha tecrübelendim. Daha önceki çocuklarla yaz tatili yazımda bazı ipuçları vermiştim ama arabayla seyahat konusuna pek değinmemiştim. Bugün arabayla seyahat konusunda bazı önerilerde bulunmak istiyorum. 

18 Temmuz 2013 Perşembe

Çocuk kitaplarını seviyorum

çocuk kitapları, çocuk ve kitap

Kızların biirrrr sürü oyuncakları var. 

Sanki çocuklar doğmadan önce birisi gelip bizimkilerin kulağına şöyle demiş "her kim ki en çok oyuncağı (şekeri çikolatayı dondurmayı da saymak lazım ama başka bir yazıda artık) alır o kişi çocuğun gönlüne taht kurmak suretiyle en mutlu ebeveyn olacaktır. Gururla söyleyebilirimki ben listenin en sonundayım. Ev oyuncakçı dükkanı gibi ve bu beni çok rahatsız ediyor. 

Bence evimizdeki oyuncak miktarı yeterinden fazla. Ha! bir de bu oyuncaklarla oynansa içim yanmayacak. En eğlendikleri en sevdikleri oyuncaklar benim tencere tavalarım. Ne anladım ben dünyanın parasını verdiğimiz o oyuncaklardan. 

Ben bol bol kitap alıyorum ve aldığım her kitap küçük cadılar tarafından tekrar tekrar okutuluyor. 

Anne "1" ailenin geri kalanı  "0".

Kitapları alırken konusuna, vermeye çalıştığı mesaja, çizimlere, dikkat ediyorum. Sanırım bu dikkatim ve özenim işe yarıyor, çünkü her akşam en az 2 kitap (yakın zamana kadar 3 kitaptı) okunmasını istiyorlar. Onlarca defa (hatta bazısını 40 kere okumuşumdur) okunduğu halde aynı heyecanla dinliyorlar. 

16 Temmuz 2013 Salı

Müge kreşe gitmek istemiyor :(



Müge tam 2 yaş 7 aylık, Begüm'ü (6) de aynı yaşta kreşe vermiştim. 

İlk çocuğun daha çok fotoğrafı ve yepyeni giysileri oluyor ama ikincilerin de daha olgun, daha sağduyulu, daha tecrübeli, bilinçli anneleri oluyor. Ben olsam ilk çocuk olmayı asla istemezdim. 

Birinciler daha ağırbaşlı olurken küçük kardeşlerin ailenin fırlaması olmasının, büyük çocuk için asla söz konusu olmayacak taleplerin, küçükler için el şıklatarak elde edilecek kolaylıkta olmalarının nedeni bence anne-babaların ikinci çocukta karşılarındakinin aslında "küçük boylu bir yetişkin" değil "her şeyleri minnacık olan farklı dünyasında masum masum yaşayan bir insan" olduğunu fark etmelerinden kaynaklanıyor.

10 Temmuz 2013 Çarşamba

İdeal Kreş Nasıl Olmalı?

Çok ağlıyor..."ama ben seni bulamadım" diyor.... "ben de seninle işe geliyim" diyor. Her cümlesi ok gibi. Kendi gözyaşları sicim gibi akıyor. Begüm'de de yarım saat kalıp konuşup ikna ederdim aynı şeyi Müge'ye de yapıyorum. Begüm'de de işe yaramazdı Müge de de yaramıyor. gitme diyor.

Kreşimiz çok güzel. Kreş binası olarak inşa edilmiş. Minnacık, tek katlı, sevimli bir yapı. Nerdeyse 20 yılllık bir kreş, sahibi de öğretmenler de gayet tecrübeli. Bence civarda verilebilecek en sevimli en sıcak kreş mekanı. Bence sıcak bir mekan ama ya kızlarım için. Onlar ne düşünüyor acaba. Bukadar ağladığına göre benim düşüncelerimi paylaşmıyor.

Ben çocuk olsam nasıl bir kreşte olmak isterdim? 

9 Temmuz 2013 Salı

Kız Çocukları İçin Örgü Modelleri


Büyük kızım neredeyse bebekliğinden beri saçının taranmasını veya toka takılmasını veya şekil verilmesini sevmez. Taramak tam bir işkence olduğu için küçükken kısacık kestirmiştim. Ama artık ipler onun elinde olduğu için izin vermiyor. 

Kızıma saçını taratmayı ve yaptırmasını cazip hale getirmek için internette dolaşırken, Amerikalı bir annenin dünyalar tatlısı küçük kızına uyguladığı, onlarca şahane saç modelini kayıt ettiği bu bloğu buldum. Biraz yeteneğiniz varsa resimlerle anlatım size çok güzel bir ilham kaynağı olacaktır.  Beğendiniz mi?


8 Temmuz 2013 Pazartesi

Tatilden Enstantaneler



Sabah saat 7.00,  uçağa biniyoruz; Her ikisi de cam kenarına oturabilsin diye arka arkaya iki koltuk aldık. Ben Müge (2,5) ile oturacağım, Begüm (6) arkamızda babasıyla oturacak.

- Ben de annemin yanına oturmak istiyorum.
- (Babası) kızım ne fark eder? hadi gel aşağıya bakalım, her şey ne kadar küç.....
- Yaaa ben annemin yanına oturacağım 
- Üçümüz yan yana oturursak aşağıyı seyredemezsin, Müge sen babayla oturur musun? 
- (Babası) Gel Müge bak sana ne vereceğim?
- (Müge) yaaa ben annemle oturmak istiyooom, kalkmıycam işte.
- Begümcüğüm az sonra gelmiş oluruz zaten. Bak hostes ablalar da kızıyor.
- (Sonunda eşimin aklına geliyor) Kim çubuk kraker isterrr??
- Ben! 
- Ben!

Çok şükür......

Tarihe Not; Çubuk kraker, nesquickli toptop cornflakesler, boyama kitabı ve yaz boz tahtası bir saat süren yolculuk boyunca çok işe yaradı.

20 Haziran 2013 Perşembe

66 ay okula başlamak için erken mi? evet erken! peki neden?

kara önlük, öğrenciler, 6 yaş erken mi?

Aşağıdaki röportaj pedagog Adem Güneş ile yapılmış. Okula başlama yaşı ile ilgili bir çok yayın okudum, okuduğum yazılar içinde en bilgilendiricilerden  bir tanesi Adem Güneş'in yazısı oldu, yazı bir dergide yayınlamış ama ben BENEKLİ DÜNYAM  blogspottan kopyaladım. Eğer sizin kafanız da benim gibi karışık ise  hem bu yazıyı hem de daha önce yayınladığım "6 yaş okula başlamak için erkenmiş" yazımı okumanızı tavsiye ederim....

19 Haziran 2013 Çarşamba

Makyaj malzemelerimi organize ediyoruz

dağınık banyo, düzenli banyo, organize ev, temizlik.

Küçük kızım büyüdüğünden (2,5 yaşında) ve makyaj malzemelerime karşı dayanılmaz bir merak gösterdiğinden beri bir makyaj masam yok. Her iki kızımın da ulaşamadığı yer olan banyo tezgahımı makyaj masası olarak kullanıyorum. Uzanamıyorlar dediysem fiziksel olarak yetişemiyorlar. Taburelerini getirmeleri gerekiyor. Genelde üşeniyorlar o yüzden biraz engellemiş oluyorum. Yoksa taburelerini çekip tozunu atıyorlar. Her gün toparlamaktan sıkıldığım ve biraz da tembelliğimden bütün makyaj malzemelerim, kızların tokaları, ilaçlar diğer tüm banyoda olması iyi olacak eşyalar büyük bir sepetin içinde dağınık duruyordu. Açıkçası nasıl organize olabileceğimi de bilemediğim için uzunca bir zamandır bu şekildeydi. Artık ben bile sıkıldığım için düzenlemeye karar verdim.....

18 Haziran 2013 Salı

14 Haziran 2013 Cuma

Öğrenme nedir? Öğrenme yöntemleri nelerdir?

Öğrenme nedir, sınıf, okul, eğitim

Bugünlerde okuduğum kitabımdan büyük zevk alıyorum, heyecan duyuyorum. Kitabın benim açımdan olumsuz yanlarından bir tanesi tarih, sosyoloji ve sanat gibi bazı disiplinlerden bilgi altyapısı gerektiriyor olması. Bu yüzden internetin yanında okuyorum. 
Bir diğer olumsuz yanı ise hayatım boyunca sıkıntısını çektiğim bir konu; Okuduğumu anlamak için bazen aynı sayfayı 2-3 kere tekrar etmem gerekiyor. Anlıyorum, kendimce öğrendiğimi sanıyorum, öğrenmek de istiyorum, ama diğer bölüme geçtiğim zaman bir önceki bölüm refere edildiğinde tekrar açıp bakmam gerekiyor. En acıklısı ise; tekrar okuduğum kısmı okuduğumda sanki hayatımda ilk defa okuyormuş gibi oluyorum :(  
Bundan 6-7 yıl önce kurgu romanlar okumayı severdim, son yıllarda birden bire tarihe merak saldım. Öğrenmeyi istediğim konular için kendimce bir okuma programı yapıp, önce yabancı seyyahlar gözüyle osmanlıdaki günlük hayatı anlatan kitapları, sonra osmanlının neden yıkıldığını inceleyen ve analiz eden kitapları, son bir yıldır da Dünyadaki uygarlıklar arasındaki farklılıkları ve uygarlık tarihinde batının medeniyetler koşusuna en sondan başlayıp nasıl en başa geçtiğini anlatan kitapları okuyorum. Kurgu kitapları okurken sıkıntım yoktu, ama biraz daha dikkat, özen ve bilgi  gerektiren kitapları okumaya başladığımdan beri "unutkanlık" özelliğim beni daha çok rahatsız etmeye başladı.

Öğrenme nedir, sınıf, okul, eğitim

Okul hayatımda da aynı sorun vardı. İşin komik tarafı, unutkanlık ve öğrenme güçlüğü sorunuma rağmen orta öğrenim hayatım boyunca sürekli teşekkür getiren, üniversitede vasat bir öğrenci olup, yüksek lisansını yurt dışında yapan bir öğrenci oldum. Yüksek lisansımda edindiğim bir çok bilgiyi hatırlıyorum. Oysa orada da çok zorluk çekmiştim öğrenirken.  Ama üniversite eğitimime dair hiç bir şey hatırlamıyorum desem yeridir. 
Kızlarım aklıma geldi. Acaba öğrenememe kalıtsal bir özellik mi yoksa öğrenmek de öğrenilebilir mi? Begüm bu sene okula başlıyor. Yani öğrenmeye başlıyor. Babasına çektiyse sorun yok. Ya bana çektiyse!! Öğrenmenin ne olduğunu öğrenmeye araştırmaya başladım. "Öğrenmenin" kendisi deniz derya bir konu. Ben henüz kıyılarında,  öğrenme aşamalarının 2. sindeyim....

13 Haziran 2013 Perşembe

Su çiçeğine devam...


Müge'nin su çiçeği hastalık seyrini anlattığım bu yazımda Begüm'ün yüzündeki büyük yaradan bahsetmiştim. Tam kaşında yer alan büyük kabuk düştü. Kaşlarla birlikte düştü:(

10 Haziran 2013 Pazartesi

Yine mi Su Çiçeği ?

kızım su çiçeği çıkardı
Müge'nin durumu temsili resimdekinden biraz daha fena :( 


Begüm 3 hafta önce su çiçeği olduğunda büyükler, "hemen küçüğü de yanına koy ki o da bir an önce çıkarsın" dediler. Her iki kızımın da su çiçeği aşısı yoktu. Begüm hastalanınca Müge'ye aşı yaptırmayı düşündüm ama hastalık kuluçka dönemindeyken aşı yapılmazmış. Yani kuzu kuzu oturduk 12-15 günün geçmesini bekledik. Beklenen mikrop perşembe günü ilk emarelerini vermeye başladı. Üç küçük sivilceyle başladık. Sırtında çıktı. Begüm'den ne yapacağımızı biliyorduk ama bilmediğim bir şey varmış meğerse....

7 Haziran 2013 Cuma

Sarı Öküzü Vermeyecektik



Adı Taksim Gezi Parkı" olarak konulan olayları endişe ve umutsuzlukla izliyorum :(. Aklımdan bir sürü şey geçiyor ama en çok "Sarı Öküz" hikayesini hatırlıyorum.

6 Haziran 2013 Perşembe

Anne çocuk ilişkisini anlatan güzel bir kitap

yüreğimi titreten çocuk kitapları
Yüreğimi titreten çocuk kitapları 







Birkaç gün önce tanıtmaya başladığım çocuk kitapları serime bugün "love you forever" kitabıyla devam etmek istiyorum. Geçen hafta tanıttığım cömert ağaç kitabının türkçesi varmış, ama ne yazıkki araştırmama rağmen "Love You Forever" kitabının Türkçesini  bulamadım. Yurtdışından ısmarlayabilirsiniz veya eğer çocuğunuz benimkiler gibi sizin anlattığınız masalların delisiyseler ve siz de artık benim gibi tükendiyseniz size ilham verebilir. Bu sefer kitabı çevirecek vaktim yok malesef. 

Kitap bir bebeği doğumundan itibaren alıyor annesi çok ihtiyarlayana kadar devam ediyor. Hayatın gelişim evrelerinde çocuk- anne ilişkisi anlatılıyor. Çocuk cinsiyeti olarak erkeğin seçilmiş olması ise (light bir feminist olan) Bana göre erkeklerin hiç büyümeyen ana kuzuları olması olabilir mi acaba? belki de bu kadar derin bir anlamı yoktur. Yazar iki cinsiyetten birisi için kura çekmiştir ve erkek çocuğu çıkmıştır :))). Başlıyoruz..... 

4 Haziran 2013 Salı

Bebeklerde Göz Pınarı Tıkanıklığı



Müge (küçük kızım) sezeryanla doğdu. Doğumundan yaklaşık bir ay sonraydı sanırım, sağ gözünde akıntı olmaya başladı. Sürekli akıyor. Sütümle sildim, temiz ıslak pamukla sildim, çayla sildim bir türlü geçiremedim. Küçücük çocuk doktora götürmeyeyim kendi kendine geçer belki dedim ama 10 gün sonra artık doktora götürmek zorunda kaldım. Çocuk doktoruydu....

3 Haziran 2013 Pazartesi

Tabiat ana

Yüreğimi titreten çocuk kitapları
(1963'de yazılmış ) 

Doğayı, doğanın insana karşılıksız verdiğini bir tek bu tamlama anlatabilir sanırım "TABİAT ANA". Ne olur bu kitabı çocuğunuza masal olarak anlatalım. Anlatalım ki, çocuklar doğanın insan için ne kadar önemli olduğunu, doğanın ne kadar savunmasız olduğunu anlayarak büyüyen yetişkinler olsun.

Kitap çok güzel başlıyor ne yazık ki çok da gerçekçi bitiyor.Benim kızım sonunda hüzünlenince hemen sonunu başka türlü toparlayarak durumu kurtardım :)
Küçük bir çocukla birlikte büyüyen bir ağacın öyküsü. "Ağaç ve çocuk". İnsan yavrusu küçükken sadece ağaçla birlikte oynayarak mutlu olurken çocuk büyüdükçe mutlu olması için ağacı tüketmesi gerekiyor. Sonunu tahmin edersiniz herhalde. Resimleri son derece yalın, basit, anlatımı güzel. Konusu ise son derece felsefi. Bazı büyüklerin bile mutlaka okuması gereken bir kitap!!!. Çok güzel bir aşk masalı için arkanıza yaslanın, umarım bu sefer kitabın sonunda göz yaşlarıma hakim olabilirim.


Kitabın adı (giving tree) ben "bağışlayan ağaç" olarak çevirdim. İngilizcesi benden iyi olan arkadaşlarımdan rica etsem hem başlık için hem de geri kalanı için beni düzeltebilirler mi acaba?. Sevgili www.miniklerveanneleri.com kitabın türkçesini bulmuş. Çok güzel bir çeviriyle kitabın adı "Cömert Ağaç" olmuş. İnternetten bulabilirsiniz. Resimlerine google image'a "giving tree" yazarak bakabilirsiniz. Kitabın genelini çevirdiğimi sanıyorum. Masalı zenginleştirerek çocuğunuza anlatabilirsiniz. 

Çilek Hemanjiyomu

Çilek hemanjiyomu
Resim yazısı ekle

Yeni bir anneyseniz ve şuanda (büyük bir ihtimal kızınız için) doktorunuzun koyduğu teşhisi internette araştırıyorsanız, size ilk söyleyeceğim şey, korkmayın gerçekten de doktorunuzun dediği gibi geçecek, geçiyor. Benim hikayem şöyle;

30 Mayıs 2013 Perşembe

Su çiçeğini de atlattık



Büyük kızım cumartesi günü çiçek dökmeye başladı. Ctesi enerjisi fena değildi, ama pazar günü artık hem enerjisi bitmişti hem de döküntüler had safhaya ulaşmıştı. Ellerinin içinde bile vardı. 

Eğitimin en güçlü temeli evde atılıyor galiba "Tot Schooling"


"Tot" Türkçede kullandığımız; bızdık, yumurcak, ufaklık gibi bir kelime schooling ise eğitim öğretim terbiye. Genel anlamı "evde oynanan oyunlarla ufaklıklara yönelik eğitim öğretim faaliyetleri".  Püf noktası ise faaliyetlerin tamamen çocukların ilgi alanlarına göre seçiliyor olması. Faaliyetin cinsine, çocuğunuzun ilgisini çekip çekmemesine göre belli sayıda faaliyet belirleyip bunları çocuğunuzla birlikte yapıyorsunuz. Çocuğunuzun okul öncesi belli yetenekleri, el becerilerini kazandırmak için yaptıracağınız bu faaliyetler sırasında çocuğunuzla iletişiminizi de çok güzel gelişiyor. Ben yaklaşık 3 haftadır uyguluyorum. Henüz bir program yapamadım.

29 Mayıs 2013 Çarşamba

Çocuklar için yaz kampları




Yok hayır benim kızlarım yaz kampları için henüz çok küçükler.

Hikayem şöyle başlıyor; İki yıl önce Amerika'lı bir arkadaşım çocuklarını yazın organik tarım yapılan bir çiftlikte kampa yollamış, nasıl güzel zaman geçirdiklerini, nasıl faydalı olduğunu anlatmıştı. Çiftlikte tüm tarımsal faaliyetler geleneksel olarak yapılıyormuş, çocuklar bir ay boyunca ciddi ciddi çalıştırılıyorlarmış ama çok eğlenmişler. Ziraat mühendisi ve doğa hayranı bir insan olarak kampa çok imrenmiştim. Aklımın bir köşesine yazdım. Belki benimkiler büyüyene kadar Türkiye'de de böyle yaz etkinlikleri düzenlenir. Sabah bloglar arasında gezinirken, Türkiye'de de bazı güzel uygulamalar olduğunu gördüm. Çocuklarınızın veya tanıdıklarınızın çocuklarının unutulmaz, eğlenceli ve eğitimlerini sağlayacak bir yaz geçirmelerini sağlayacak üç alternatif buldum. 

28 Mayıs 2013 Salı

Çocuk odasında nelere dikkat edilmeliymiş ?



Yeni evimize 4 sene önce taşınırken büyük bir heyecanla, bir sürü parçadan oluşan masif bir takım almıştım.  O zamanki aklımla beğenerek hazırladığım odada hangi yanlışları yapmışım? bugünkü aklımla bir oda döşeseydim nelere dikkat ederim konusunda yazdığım yazıma BURADAN ulaşabilirsiniz. 

Kızlar şuanda aynı odada kalıyorlar, gelecek sene odalarını ayıracağım. İkinci odada neleri yapmam, neleri yapmamam gerektiğini araştırırken "Odalarını oyun oynama ve eğitim alanı olarak cazip hale getirmek için" bana ilham veren, aşağıdaki 7 maddeyi buldum. 

27 Mayıs 2013 Pazartesi

Su çiçeği mi?


Geçen salı Begüm'ün çenesinde küçük bir sivilce çıktı. Koparma! oynama! uyarılarıma rağmen kızım onu epey bir kurcaladı. İki gün sonra bu defa karnında bir sivilce çıktı "bugünlerde çok çikolata yedi" şeklinde yorumladım. Akşam üstü annem aradı Begüm biraz halsiz saat 3'de uyudu dedi, "Allah Allah öğlen uykusunu 2,5 yaşında bıraktı eğer öğlen uyuyorsa gerçekten de hastadır" 5'de eve gittiğimde hafif ateşi vardı. Çenesindeki yara da sanki biraz daha kızarmıştı. Sırtım kaşınıyor dedi, kürek kemiklerinin ortasında bir küçük sinek ısırığı. Evde bir böcek mi var acaba? diye düşünmeye araştırmaya başladım. Cuma günü gayet iyiydi okuluna gitti, akşam üstü eve geldiğinde halsizmiş. Karnında bir iki tane daha sivilce çıkmış. Herhalde dünkü ateşlenmesinin etkisiyle oldu diye düşündüm. Cuma akşamı iyice güçten düştü. Akşam kucağıma aldım yüzünde oyunlar yaptım yatağına gönderdim o pijamalarını giyerken ben de iki tabak yıkadım, odasına gidip, iyi geceler öpücüğü verirken bir baktım kaşında kocaman bir kızarıklık ucu da su toplamış gibi. Çocuk huysuzlanmaya ve halsizleşmeye de başladı. Uyur uyumaz internete baktım. Bir sürü şey olabilir ama bakıyorum bizimki en çok su çiçeğine benziyor.

24 Mayıs 2013 Cuma

İyi Öğretmen Kimdir?



Begüm bu sene (belki) ilkokula başlayacak. Okul seçimime temel oluşturan iki tane kriterim var. İyi öğretmen, eve yakın okul.  Peki benim için iyi öğretmen kimdir?? nasıl karar vereceğim? Müstakbel öğretmeniyle biraz konuşup, sohbet edip dünya görüşünü, çocuklara bakışını anlamaya çalışarak karar verecektim. Geçen gün "www.ozgurbolat.net" 'de çok güzel bir çalışma okudum. Kısa ve öz bir anlatımla kaleme alınmış yazının can alıcı olduğunu düşündüğüm bazı bölümlerini kesip yapıştırdım, yazının tümüne buradan ulaşabilirsiniz. 

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Nasıl bir anneyim acaba? "Müdür Anne" mi? "Lider Anne" mi?



Aman tanrım aşağıdaki listeyi kendime uyguladığımda "Müdür Anne" olduğum oraya çıkıyor büyük kızımın da dediği gibi hakkatten bazen gıcık bir anneymişim :)... 

21 Mayıs 2013 Salı

Çocuklarla İletişim


Büyük kızım 2,5 yaşında kreşe gitmeye başladı. Bir hafta sonra öğretmeni "ne istediğini çok iyi bilen bir çocuk demişti". Begüm, benim inatçılık ilk ve daha sonraki kreş öğretmenlerinin tanımına göre "ne istediği bilen çocuk" olma özelliğini 2 yaşından itibaren göstermeye başlamıştı. Bez kullanmayı kendi kendine bıraktı mesela, bir gün altını bağlarken -altımı bağlama demişti, ben çiş yapmam-. Gerçekten de yapmadı. Akşamları bağlıyordum bir ay sonra onu da bıraktırdı. Ayağımda sallıyordum, ben kendim uyumak istiyorum dedi (gerçi şimdilerde kardeşini kıskandığı için arada ayakta sallanmak istiyor), kendim yerim, kaşık ver. Daha bir sürü örnek. Ben ise biraz annemden gördüğüm katı sistemin etkisi, biraz acemilik, biraz tahammülsüzlükle çocuğumla inatlaşma yoluna gidiyordum. Şimdi durum, ne söylersem benimle inatlaşan bir çocuk oldu. Oysa bazen sessizce gözlemliyorum son derece olgun bir çocuk, nazik ve duygusal. Fakat inatlaşmalarım ve bazen de dayatmalarım çocuğu söylediklerime karşı dirençli yaptı sanırım. Ne kadar yanlışmış. Okuduğum bir yazı, "çocuğunuzla iyi iletişim sadece çocuğunuz için değil sizin iyi hissetmeniz için de önemli diyordu". Bazı önerilerde bulunuyor. Birkaç tanesini uyguladım gerçekten kolayca yapılabilecek ve her iki tarafı da mutlu edecek öneriler....

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Lütfen Benim Kızlarımı Sevmeyin !


Büyük kızım doğduğundan beri kendisine dokunulmasını sevmez. Ben bile izin isteyerek öpüyorum bazı zamanlar. Demek ki o sırada kendisini öptürmek istemiyor. Küçük kızım ise biraz da babanın "aman o herkese öptürür, çok sakindir çok munisdir" dolduruşuyla hemen yanaşır -ki bu benim hiç hoşuma gitmiyor-. Bir insanın bedeni özeldir. Çocuk bile olsa. İzin alınmadan hele hele de yüzüne asla dokunmamalıyız. Çocuk olduğu için büyüklere uygulayacağımız davranıştan farklı olarak onunla sınırlarımızı koruyarak sohbet edebiliriz ancak. Elin temiz mi kirli mi? çocuk kendisine dokunulmasından hoşlanıyor mu? hoşlanmıyor mu? soruyor musun? 
Yolda gördüğümüz çocuklara uygulanan davranışları büyük bir insan için uygularsak ne saçma bir şey yapıldığı ortaya çıkar...

17 Mayıs 2013 Cuma

Anne yemekte kızlar faaliyette (2)


Dün Bauhause'dan tek tarafı yapışkanlı şeffaf kağıtlardan aldım. Bu kağıtlar rulo halinde kırtasiye bölümünde satılıyor. Ben küçük boyunu aldım 12 lira. Camlara, cam raflara, duşakabinlere yapıştırılmak için kullanılıyor.Camınıza yapıştırdığınızda şeffaf olduğu için diğer çözümler gibi karartmıyor, fakat puslu olduğu için içeriyi de göstermiyor, çeşitli desenleri var ben düz olanını aldım.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Paranoyak mıyım neyim?


Paranoya, aşırı endişe veya korkuyla karakterize edilen, sıkça mantıksız kuruntularla bilinen bir rahatsızlıktır. Kelime Yunanca'da, "παράνοια" (paranous) "düpedüz delilik" anlamına gelir (para = dışarda; nous = akıl, aklını kaçırma) ve terim geçmişte kuruntu, delirme durumlarını ifade etmek için kullanılmıştır. Wikipedia' dan aldım bu tanımı. Aslında her anne biraz paranoyak değil midir?. İşte bu kuruntuları mı kendimce gidermek için kullandığım bir kaç güvenlik önlemi.

Ufaklık tansiyon ilaçlarını yuttu mu acaba?



Annem tansiyon hastası, ilaçlarını da doğal olarak çantasında taşıyor. Dün annem mutfakta iş yaparken ufaklık da annemin çantasını açmış...

15 Mayıs 2013 Çarşamba

6 yaş okula gitmek için erkenmiş!


Off offf dün bir eğitimciyle görüştüm. Biraz tanıdıktan sonra O'na sadece eğitimci demenin yanlış olduğuna karar verdim. Eğitime gönül vermiş, kendini bu alanda akademik olarak da geliştirmiş, bundan sonraki hayali bildiklerini kendi eğitimci arkadaşlarına aktarmak olan bir öğretmen (eğitimcinin eğitimi). Umarım kızıma böyle bir öğretmen denk gelir.  kısacık konuşmamızda aklımı iyice karıştırması ezberimi bozması dışında her şey güzeldi. Bana şunları anlattı...

14 Mayıs 2013 Salı

Bugün okulda neler yaptın?


Kızımı okuldan aldıktan sonra ilk olarak bu soruyu sorarım genelde. Kızım da "oynadık, resim çizdik," belki bir iki tane farklı faaliyet adı söyleyerek cevap verir böylece de bizim dialoğumuz tamamlanır. Sonra dikkat ettim annem de bana aynı soruyu soruyor "ne yaptın kızım bugün işinde? yorgun musun?" benim cevabım da "yok değilim çalıştım geldim bir değişiklik yok"  oluyor. İki gün önce okuduğum bir yazıdan ilham alarak çocuğumu okuldan aldıktan sonra sorduğum soruları farklılaştırdım şöyle ki; 

Anne yemekte kızlar faaliyette



9 mayıs tarihli yazımda "Her şeyi devlet okulundan beklememek"  lazım demiştim sonra da çocuklarımın el becerilerini geliştirebilmek için üç tane faaliyet belirlemiştim. O yazımda yazdığım "tepside un faaliyetini" büyük kızım çok sevdi, her şeyi yiyen küçük kızımın da midesi çok sevdi. Una parmağını batırıp batırıp yedi.İşten gelince hepimiz mutfağa doluşuyoruz.

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Hiç b..tan bir sebepten kavga olur mu?


Pazar sabahı ailecek kahvaltımızı yaptık. Güzel. Herkes yemeğini yedi. Ufaklık tuvalete gitti. Ben mutfağı toparlıyorum. Büyük kızım da odasında oynuyor. Baba gazete okuyor. Harika. Sonrasında....

10 Mayıs 2013 Cuma

Bu kadar yorgun olmasına rağmen neden uyumuyor acaba?

Uykudan önce evimin hali 


Büyük kızım sabah 9.00'da okula gidiyor, öğleden sonra 14.30'da çıkıyor. Eşim okuldan alıp parka götürüyor, oradan bir yerlere daha gidip, akşam 4-5 gibi geliyorlar. Eşim de, ben de bu kadar yorulan çocuğun artık rahatlıkla uykuya dalmasını beklerken, kızımız sanki yeni uykudan kalkmış gibi yüksek bir enerji ve yorgunluğun verdiği huysuzlukla sinir topu olarak evin içinde zıplayıp duruyor. Bugün bir makalede okudum o kadar normalmiş ki. Yorgun olan çocuk uyumazmış.....

9 Mayıs 2013 Perşembe

Kızımın el becerileri gelişirken...



Çocuklar için el işleri

Akşam yemeğimizi yedik, ufaklık erkenden uyudu, büyük kızım sıkılmaya başladı, sıkılmaya başlayınca beni didiklemeye başladı. Aklıma bugün yazdığım el becerilerini geliştirme faaliyetinin ilkini gerçekleştirmek geldi. Fırın tepsisine unu koydum...

Her şeyi devlet okulundan beklememek lazım (1)


Daha önce de yazdığım gibi kızımı devlet okuluna göndermeye karar verdim. Kızlarım ile ilgili ne karar alırsam alayım mutlaka aklımda soru işaretleri oluyor. Kararsızlık terazim öylesine dengede duruyor ki, bir taraftan bir tarafa doğru milim oynamıyor dolayısıyla da seçimi yapmak için "portakalı soydum ..." yolunu denemekten başka seçenek kalmıyor. 

Devlet okuluna karar verdikten sonra araştırma yapmaya başladım,  özel okullarda verilen "özel eğitim" eksikliğini evde nasıl giderebilirim sorusunu cevabını arıyorum. Hani şu "analitik düşünme yeteneği kazandırıyoruz", "el becerilerini geliştirmeyi hedeflliyoruz", "çocuğun içindeki cevheri ortaya çıkarıyoruz", "bilmem ne eğitim metoduyla çocuğunuzu şekillendiriyoruz" türünden "özel eğitim"ler. Ben evde neler yapabilirim?...

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Nedir bu burun karıştırma merakı?


Nedir bu burun karıştırma merakı allah aşkına? Elleri burunlarından hiç gitmiyor. Büyük kızım sınıfındaki bir çocuğun burnundan çıkardığını yediğini söyledi.....acaba?????? düşünmek bile istemiyorum. Ben kreşe giderken de hatırlarım, yanımdaki sırada oturan bir arkadaşım vardı ve bütün ders boyunca... iiyykkk. Fakat küçük çocuklar için burun karıştırmak iyi bir şeymiş..

Kızlarımla fotoğraflarım o kadar az ki:(



Çeşitli nedenlerle kızlarımın fotoğraflarına bakarım bazen. Özellikle büyük kızımın bir sürü fotoğrafı var. Küçüğün büyük kızıma göre biraz daha az fotoğrafı var. Eşimin kızlarıyla harika fotoğrafları vardır. Zaten kendisi de beğendiklerini çerçeveletip çerçeveletip asar duvarlara. Peki benim???? 

7 Mayıs 2013 Salı

Kızlar Kavga Ediyorlarmış


Kardeş kavgasını bilmeyen yoktur herhalde (ben bilmiyorum aslında :), az önce annem telefon etti, "Bunlar birbirini yiyor, senin o küçük cadı almış Begüm'ün kalemini evde fır dönüyor, ötekisi de bas bas bağırıyor". Sen dedim kapını kapat bırak onlar kendileri hallederler. "Nasıl halletsinler? birbirlerini yiyorlar" dedi.
5-6 ay öncesine kadar ben de bu kavgalarda hakemlik yapıyordum, bu arada paylaşmak, birbirleriyle oynamak konusunda da nutuklar çekiyordum,  sonra çok önemli bir şeyin farkına vardım...

Kızımla Birlikte Devlet Okuluna Hazırlanırken..


Özel okul mu devlet okulu mu tartışmasında sanırım herkesin hem fikir olduğu tek nokta "öğretmeni iyi olsun", elbette öğrenci de iyi olmalı. İki gün önce son derece parlak bir öğrencilik hayatı olan arkadaşımın oğlu hakkında konuşurken arkadaşım "kızım için de hep oğlumunki gibi bir öğretmen diliyordum sonra öğretmen olan kız kardeşim dedi ki;  -abla o öğretmenin nesi iyiydi allah aşkına sınıfın hepsi döküldü bir tek senin oğlun aldı başını gitti 24 kişilik sınıfta sadece birisi başarılıysa o öğretmenin başarısı değildir-" dediğini anlattı...
Özel okul arayıp duruyoruz aslında "eğitim öğretim" faaliyeti ağırlığın büyük oranda öğrenci ve öğretmende olduğu ama %20-30'da anne babaya bağlı bir sistem. Adı üstünde eğitim-öğretim. Çocukken parmaklarla yapılan oyun gibi; bu eğitmiş, bu öğrenmiş, bu tekrar ettirmiş, bu aile içinde huzurlu ve mutlu bir ortam hazırlamış, çocuk da hayata atılıp "hep bana hep bana" demiş :)  Çok büyük bir değişiklik olmaz ise çocuğumu evimizin yakınında, ağaçlar arasında yerleşmiş devlet okuluna göndereceğim çıkışta da tam karşısındaki kreşe etüde gidecek. Özel okul testlerinde yapılan bilgilendirmeleri değerlendirdiğimde kızımla devlet okuluna hazırlanırken şu faaliyetleri yapmamızın iyi olacağını düşünüyorum.... 

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Özel Okul mu? Devlet Okulu mu?



Cumartesi günü Ankara Çayyolundaki Doktorlar Eğitim Koleji görüşmemiz vardı. Diğer okulların nasıl olduğunu bilmiyorum, Doktorların sahibi ilköğretime başlayacak çocukların hem kendisi hem de ailesiyle görüşme yapıyormuş. Gayet profesyonelce. Küçücük bir okul olmasının da etkisi var tabii. Aklım çok fazla karışmasın diye çok fazla okul gezmedim. Bir de MEV'e (Milli Eğitim Vakfı) bakacağım. Ama gönlümdeki okul şuanda kızımın anaokuluna devam ettiği "Koru İlköğretim Okulu". Doktorlar Koleji ile ilgili ilk izlenimlerim şöyle....

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Ayağımda sallasam da mı uyutsam? sallamasam da mı uyutsam?



Büyük kızım doğmadan önce kararımı vermiştim "ben kızıma kendi kendine uyuma eğitimi verecek ve asla ayağımda sallamıyacaktım". Hem zararlıydı, hem de ben modern bir anneydim. Ayakta sallamak mı? Aaa daha neler...

3 Mayıs 2013 Cuma

Kardeş Kavgası mı?


Ben tek çocuğum. Kendimi bildim bileli de kardeş istediğim için çocukken bile bana birazcık yanaşan çocuğu hemen kardeşim ilan eder her şeyimi de paylaşırdım. Oysa kardeşi olmanın birinci kuralının "hiç bir şeyini kardeşinle paylaşma!" olduğunu kızlarımı doğurduktan sonra öğrendim. 

Gece kitaplarını okuduktan sonra küçük kızım kitabı alıp resimlerine bakmak istedi, büyük mızmızlanmaya başladı "ama o benim kitabım, daha önce de vermiştin yırtmıştı (ne yazık ki :( doğru söylüyor),  o zamanda bakarım yırtmaz demiştin) kızımın mızmızlanmasına bir iki cevap yetiştirdikten sonra Prof. Dr. Sabiha Paktuna'nın bu gibi durumlar için önerdiği formülü uyguladım. 

2 Mayıs 2013 Perşembe

Kızlarım sanki benim aynam


Dün anneannesi büyük kızımı Kuğulu Park'a götürünce ben de küçük kızımı Gordion'a götürdüm. Kızlarımla teker teker zaman geçirmek çocuğumu tanımak açısından benim için daha verimli oluyor. Dün kendi kendime karar verdim, her hafta 2 saat birisiyle 2 saat diğeriyle zaman geçireceğim. Çalışmaya başladığımdan buyana kızlarımın gelişimini biraz daha zor takip eder oldum. Dün küçük kızımla alışveriş merkezini gezdik, dondurma alıp yedik o sırada da sohbet ettik.

30 Nisan 2013 Salı

Çocuğunuz kaybolursa ne yapacağını biliyor mu?


CEPA'da kaybolursa ne yapacağını görmek için saklandığım kızıma bir daha kaybolursa ne yapması gerektiğini şöyle anlattım; 
  • Olduğun yerde bekle "ANNE, BABA" diye bağır. 
  • Bu sırada yanına gelerek elini tutmaya çalışan veya seni bize götüreceğini söyleyerek yanına yaklaşan kişilere  "HAYIR SEN BENİM ANNEM BABAM DEĞİLSİN ONLAR BENİ BULURLAR" diyerek bağır, sana dokunulmasından hoşlanmadığını bizlerin de buna çok kızdığımızı söyle.  
  • Eğer o bu kişi seni götürmek için ısrarcı olursa (Allah korusun) MUTLAKA SEN BENİM ANNEM BABAM DEĞİLSİN diyerek bağırmalısın. (Çünkü o kadar ses içinde insanlar çocuğumuzu kendi ailesine kapris yapıyor şeklinde değerlendirebilir. Çocuğu götürmeye çalışan kişinin anne veya babası olmadığının duyrulması çok önemli)
  • Cebine bizlerin isim ve telefonlarımızın yazılı olduğu bir not koyduk, zaten babanın cep telefonunu da biliyorsun, üniforması olan bir güvenlik görevlisi, veya kocaman bir mağazanın kasasında duran kişiye (ama sadece kasasında duran kişiye) giderek cebindeki nottan bizi aramasını rica edebilirsin.
  • Herhangi birisi seni götürmek isterse ASLA gitme, hep kalabalığın içinde ol. Kalabalıktan sakın ayrılma. 


Benim bildiklerim bu kadardı, daha fazla anlatıp hepsini unutmasını istemedim. Az ama öz bilmeli diye düşündüm....  

Kızıma kaybolursa ne yapacağını öğrettim



İki hafta önce pazar günü öğleden sonra CEPA Alışveriş Merkezine gitme gafletinde bulunduk. Hırkaları, beslenme çantaları yetmiyormuş gibi bir de scotters'ını almak istedi ve ben de ne yazık ki kabul ettim!!!

O kalabalıkta scooters'ına binen kızım tüm uyarılarıma rağmen bizi bırakıp yanımızdan ayrılıyor, 30-40 m gittikten sonra da dönüp geliyormuyuz diye kontrol ediyordu. Ufaklık oraya buraya serpiştirilmiş oyuncaklara takılıyor, babamız havalara bakarak geziniyor, öyle olunca tüm iş ortada bir yerde durup bir gözümle sağa bir gözümle sola bakmaya çalışan bana kalıyordu. Sonunda  "nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" diye düşünerek ufak kızımı babasına emanet ettim, büyük kızımı görünmeden takip etmeye başladım. Epey uzaklaşmış olan kızım arkasına dönüp baktı, beni göremedi ve oyun başladı....

29 Nisan 2013 Pazartesi

Dişim Çok Acıyor Anne!

Büyük kızımın kendisinden 1 yaş büyük iki kız arkadaşı var. İkisi de birer süt dişini kaybetti. Genelde benimkine -sen küçüksün- muamelesi yaptıkları için kızım onları taklit ederek, büyüdüğünü ispatlamaya çalışıyor. Winx'ler küçük bebekler içinmiş, saçını beline kadar uzatacakmış, neden herkesin ipad'i varken onun yokmuşmuş. 

Son hikayemiz bir akşam -anne benim de dişim sallanıyorla- başladı. Dişi sallanmıyordu elbette. Gece yatmadan önce kitaplarını okurken kızım da eliyle dişini sallayıp "anne dişim çok acıyor" mızmızlanması  yapıyordu. Hemen dişini kontrol ettim bir şey yoktu, ilk 4-5 sefer sakin bir ses tonu ve sevecenlikle dişinin çıkamayacağını anlattım 5. seferden sonra artık sevecenlikten eser kalmamış yapmacık bir kibarlıkla onu ikna etmeye çalıştım 8.'de artık iyi bir çıkıştım o da bir daha dişi hakkında konuşmaktan vazgeçti.

Merhabalar


İkinci kızıma hamileyken, soranlara ikincisinin de kız olduğunu söylediğimde en genel  cevap "olsun, sağlıklı olsun da hepsi evlat"'dı daha sonra sırayla şu cevapları duyuyordum;  "hay Allah bu da oğlan olsaydı keşke", "bir oğlan bir kız ne güzel olurdu".  Oysa ben 5 tane çocuğum olsa beşinin de kız olmasını isterdim. Dün Hürriyet gazetesinde Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun röportajında da "kız evlat ömrü uzatıyor" tespitini okuyunca ne kadar şanslı olduğuma bir kez daha inandım.  Kızlarımdan birisi 5 yaş 7 aylık diğeri 2 yaş 5 aylık. Biri esmer biri sarı, büyük kızım hareketli (moda deyimiyle) küçük kızım (şimdilik) daha uysal. Nasıl bir yetişkin olacaklar ve ben annelik maceram boyunca nasıl bir anne olacağım? Birinci kızımda daha tahammülsüzdüm, daha acemiydim. Yanlışlar yaptım. Gittikçe biraz daha sabırlı oluyorum, yapılması gereken işler konusunda pratiklik kazanıyorum. Onlar mı beni büyütüyor ben mi onları acaba?