Pazar sabahı ailecek kahvaltımızı yaptık. Güzel. Herkes yemeğini yedi. Ufaklık tuvalete gitti. Ben mutfağı toparlıyorum. Büyük kızım da odasında oynuyor. Baba gazete okuyor. Harika. Sonrasında....
Küçük kızım tuvaleti bitince beni çağırdı.
Müge- Anneeee bak!
Ben- Tamam anneciğim hadi gönderelim, ellerimizi yıkayalım, totişi yıkaya...
Begüm- Durun ben de bakacağım (koşarak odadan geliyor)
Müge- Hayır bakma (o sırada sifona basıyor)
Begüm - (Kıyamet kopuyor) ben de bakacaktım neden sifona bastın ağlamaya başlıyor
Müge- O benim (doğru söylüyor aslında) diyor :)
Ben- Sinirlerime hakim olmaya çalışıyorum, içimdeki canavarı çıkarmadan ne yapmam gerektiğini düşünüyorum. Bugüne kadar okuduğum hiç bir makalede hiç bir kitapta böyle bir örnek yok. "Hadi bir daha sifona basın iyice gitsin" diyorum.
Begüm- Ben de onun sifonuna basarım o zaman diyor ve elini sifonun üzerinden çekmiyor.
Müge- Kendini tuvalete atıp yere yatarak ağlıyor sifonu ben çekecektim diye. Bu arada üstünü de giydirmiyor.
Ben- İçimdeki canavara "haydi kopta gel" diyorum
Sonuçta alt- üst komşularımıza giden ses şu şekilde özetlenebilir;
Kakayı neden göremedim diye ağlayan 5,5 yaş sesi
Kakasını göstermeyen ve sifona neden sen bastın diye ağlayan 2,5 yaş sesi
İkisine de bağıran soprano anne sesi.
Ve babanın "alıp başımı gideceğim vallahi" diyen iç sesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder