21 Mayıs 2013 Salı

Çocuklarla İletişim


Büyük kızım 2,5 yaşında kreşe gitmeye başladı. Bir hafta sonra öğretmeni "ne istediğini çok iyi bilen bir çocuk demişti". Begüm, benim inatçılık ilk ve daha sonraki kreş öğretmenlerinin tanımına göre "ne istediği bilen çocuk" olma özelliğini 2 yaşından itibaren göstermeye başlamıştı. Bez kullanmayı kendi kendine bıraktı mesela, bir gün altını bağlarken -altımı bağlama demişti, ben çiş yapmam-. Gerçekten de yapmadı. Akşamları bağlıyordum bir ay sonra onu da bıraktırdı. Ayağımda sallıyordum, ben kendim uyumak istiyorum dedi (gerçi şimdilerde kardeşini kıskandığı için arada ayakta sallanmak istiyor), kendim yerim, kaşık ver. Daha bir sürü örnek. Ben ise biraz annemden gördüğüm katı sistemin etkisi, biraz acemilik, biraz tahammülsüzlükle çocuğumla inatlaşma yoluna gidiyordum. Şimdi durum, ne söylersem benimle inatlaşan bir çocuk oldu. Oysa bazen sessizce gözlemliyorum son derece olgun bir çocuk, nazik ve duygusal. Fakat inatlaşmalarım ve bazen de dayatmalarım çocuğu söylediklerime karşı dirençli yaptı sanırım. Ne kadar yanlışmış. Okuduğum bir yazı, "çocuğunuzla iyi iletişim sadece çocuğunuz için değil sizin iyi hissetmeniz için de önemli diyordu". Bazı önerilerde bulunuyor. Birkaç tanesini uyguladım gerçekten kolayca yapılabilecek ve her iki tarafı da mutlu edecek öneriler....


..."Çocuklarınıza kurallarınızı uygulatabilmenizin tek yolu onlarla iyi iletişimdir. İyi iletişim içinde olan çocuk ailesiyle işbirliği geliştirir. Aileler çocuklarını düzeltme ve kendilerine göre iyi olan yola sokmak için uğraşmayı bırakıp çocuklarıyla iyi ilişkiler kurmaya odaklanmalıdır. Ancak hepimizin oldukça yoğun bir yaşantısı var. Çocuklarımızın günlük ihtiyaçlarını karşılamak için yapmamız gerekenler tüm vaktimizi alıyor. Çocuklarımıza ayıracak özel anlara ne enerjimiz ne de zamanımız kalıyor. Alışkanlıklarımızda ufak tefek değişiklikler yaparak çocuklarımızla daha sıcak ve yakın bir ilişki kurabiliriz".

- Çocuğunuzu her fırsatta kucaklayın. Uyandığında, evden çıkarken, eve geldiğinde, uyuturken, yemekten sonra, yemekten önce.
- Çocuklar bir durumdan diğer bir duruma kolayca geçemezler. Örneğin uykudan uyanıp banyo faslına, oyun oynarken yemeğe oturma faslına, hemen geçemezler. Geçişi kolaylaştırmak için onunla 4-5 dakika oynamanız, gıdıklamanız, şakalaşmanız yeterli olacaktır. 
- Her fırsatta çocuğunuzla oyun oynayın, "küçük kurt köpeğinin yemeği hazır, başka yavrular kapmadan hemen gelsin yemeğini yesin, balıklar banyoya girmiş seni bekliyorlar. Korsancılık oynayacaklarmış, arabaya binip yepyeni bir ülke keşfedeceğiz oradan da okuluna gideriz".  
-Çocuğunuzu dinlerken teknolojiyi bir kenara bırakın. Çocuğunuz telefonunuzdakinden de , bilgisayarınızdakinden de daha önemli. 
- Her gün her çocuğunuzla özel olarak 10-15 dakika geçirin. Kitap okuyabilirsiniz, banyo yapabilirsiniz, oyun oynayabilirsiniz, bir faaliyet yapabilirsiniz. 
- Çocuğunuzun her türlü duygusuna anlayışla yaklaşın. Unutmayın O'nun duygularını gösterebileceği sizden başka kimsesi yok. Çocuğun sinirinin, hırçınlığının altında mutlaka endişe ve gözyaşı vardır. Sinirlerinize hakim olarak onu sakinleştirmeye çalışın.
-İletişim dinlemeyle başlar. Dinleyemiyorsanız dilinizi ısırın ve sadece O'nu dinlediğinizi gösterecek tepkiler için dilinizi serbest bırakın. Gerçekten aklınızla ve bedeninizle çocuğunuzu dinlerken siz de sakinleşeceksiniz. Çocuğunuz sizi sinir etmeye çalışan bir küçük canavar değil, sizden yardım isteyen küçük bir yavrudur. 
-Yavaşlayın, beraber ellerinizi suyun altına tutun bir süre suyun altında oynayın. Beraber sırtüstü yere yatıp sohbet edin. Saçlarını koklayın, gözlerinin içine bakın, ellerini ayaklarını sevin. 
- Çocuğunuzu yatağa biraz daha erken yatırıp onunla yatakta sohbet edin.  Sadece dinleyin, ertesi günlerde anlattığı konuyu takip edin. 
- Teorik olarak çocuğunuz 18. yaşlarında yuvadan uçup gidecek. Onunla geçirecek sadece 900 haftanız olduğunu unutmayın. 























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder