16 Mayıs 2013 Perşembe

Paranoyak mıyım neyim?


Paranoya, aşırı endişe veya korkuyla karakterize edilen, sıkça mantıksız kuruntularla bilinen bir rahatsızlıktır. Kelime Yunanca'da, "παράνοια" (paranous) "düpedüz delilik" anlamına gelir (para = dışarda; nous = akıl, aklını kaçırma) ve terim geçmişte kuruntu, delirme durumlarını ifade etmek için kullanılmıştır. Wikipedia' dan aldım bu tanımı. Aslında her anne biraz paranoyak değil midir?. İşte bu kuruntuları mı kendimce gidermek için kullandığım bir kaç güvenlik önlemi.

- 4 yaşımdayken başladığım anaokulumun kocaman (4 yaş gözüyle) bir bahçesi vardı. Arabamız olmadığı için beni genelde aynı okulda okuyan ve benden 2 yaş büyük oğlu olan annemin arkadaşı arabayla alırdı. Annem beni şöyle tembihlerdi "eğer o gelemezse benim gelmem uzun sürebilir sen sakın hiç kimseyle hiç bir yere gitme. Ama eğer ben gelemezsem sana göndereceğim kişiye senin evdeki adını söylerim. Eğer bu isimle seni çağırırsa o kişiyle gidebilirsin" derdi. Yani aramızda bir parola vardı. Artık büyüdüğüme göre parolamızı cümle aleme duyurabilirim. Benim evdeki adım "Nöttefa"'ydı. Yok... hiç bir anlamı yok. Muhtemel fransızca bir şarkıda duyduğum sözü uydurarak söylemiştim :) Kızıma da parola öğretiyorum. Evet ben bir deliyim :) 

- Eğer çok kalabalık bir parka gideceksek (Kuğulu park) parlak renkli giysiler giydirip saçına da fosforlu tokalar takıyorum. Gözümün önünden kaybolurlarsa kolayca görebilmek için. Parklarda ufaklık bir yana, büyük bir yana kaçıyor. Onca çocuk arasında bulmak zor olabiliyor. 

- Eskişehir yolunda ortalama hızla giderken trafik birden yavaşlarsa arkamdaki arabanın çarpması ihtimaline karşı  hemen dörtlülerimi yakıyorum. Çünkü ben de sabit hızla giderken trafiğin yavaşladığını son anda fark edebiliyorum. 

Aklıma gelenler şimdilik bu kadar :) 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder