![]() |
Yüreğimi titreten çocuk kitapları |
(1963'de yazılmış )
Doğayı, doğanın insana karşılıksız verdiğini bir tek bu tamlama anlatabilir sanırım "TABİAT ANA". Ne olur bu kitabı çocuğunuza masal olarak anlatalım. Anlatalım ki, çocuklar doğanın insan için ne kadar önemli olduğunu, doğanın ne kadar savunmasız olduğunu anlayarak büyüyen yetişkinler olsun.
Kitap çok güzel başlıyor ne yazık ki çok da gerçekçi bitiyor.Benim kızım sonunda hüzünlenince hemen sonunu başka türlü toparlayarak durumu kurtardım :)
Küçük bir çocukla birlikte büyüyen bir ağacın öyküsü. "Ağaç ve çocuk". İnsan yavrusu küçükken sadece ağaçla birlikte oynayarak mutlu olurken çocuk büyüdükçe mutlu olması için ağacı tüketmesi gerekiyor. Sonunu tahmin edersiniz herhalde. Resimleri son derece yalın, basit, anlatımı güzel. Konusu ise son derece felsefi. Bazı büyüklerin bile mutlaka okuması gereken bir kitap!!!. Çok güzel bir aşk masalı için arkanıza yaslanın, umarım bu sefer kitabın sonunda göz yaşlarıma hakim olabilirim.
![]() |
Yüreğimi titreten çocuk kitapları |
Once there was a giving tree who loved a little boy.
(Bir zamanlar bağışlayan bir ağaç
vardı bir oğlan çocuğunu çok sevdi)
And everyday the boy would come to play
(Çocuk her gün gelip oynardı)
Swinging from the branches, sleeping in the shade
(dallarında sallanır, gölgesinde
uyurdu)
Laughing all the summer’s hours away.
(Tüm yaz boyunca saatlerce gülerdi)
And so they love,
Oh, the tree was happy.
Oh, the tree was glad.
(birbirlerini çok seviyorlardı, ağaç
mutlu ve memnundu)
![]() |
Yüreğimi titreten çocuk kitapları |
But soon the boy grew older and one day he came and said,
(Ama bir gün çocuk büyüdü ve geldi
dedi ki;)
"Can you give me some money, tree, to buy something
I’ve found?"
(Birşeyler alabilmem için bana biraz para
verir misin
ağaç?)
"I have no money," said the tree, "Just
apples, twigs and leaves."
(Benim param yok, dedi ağaç, sadece
meyvelerim, dallarım ve yapraklarım var)
"But you can take my apples, boy, and sell them in the
town."
(Ama benim elmalarımı al, çocuk, ve
onları şehirde sat)
And so he did and
Oh, the tree was happy.
Oh, the tree was glad.
(Çocuk yaptı, ağaç mutlu ve memnundu)
But soon again the boy came back and he said to the tree,
(Yakın bir zaman sonra çocuk geldi ve
ağaca dedi ki;)
"I’m now a man and I must have a house that’s all my
home."
(Ben artık bir erkeğim, yuvam olacak
bir eve sahip olmalıyım)
"I can’t give you a house" he said, "The
forest is my house."
(sana bir ev veremem dedi, benim evim
orman)
"But you may cut my branches off and build yourself a
home"
(Ama benim büyük dallarımı keserek
kendine bir ev yapabilirsin)
And so he did.
Oh, the tree was happy.
Oh, the tree was glad.
(Çocuk yaptı, ağaç mutlu ve memnundu)
And time went by and the boy came back with sadness in his
eyes.
(zaman geçti çocuk gözünde hüzünle
geri geldi)
"My life has turned so cold," he says, "and I
need sunny days."
( hayatım çok boş, mutsuz, dedi
çocuk, biraz heyecana ihtiyacım var)
"I’ve nothing but my trunk," he says, "But
you can cut it down
(Sana gövdem dışında verebileceğim hiçbir
şey yok, kes onu)
And build yourself a boat and sail away."
(ve kendine bir kayık yaparak gez onunla)
And so he did and
Oh, the tree was happy.
Oh, the tree was glad.
(Çocuk yaptı, ağaç mutlu ve memnundu)
And after years the boy came back, both of them were old.
(Yıllar sonra çocuk geri geldi, ikisi
de yaşlanmıştı)
"I really cannot help you if you ask for another
gift."
(Eğer bir başka şey istiyorsan inan
sana verebilecek
hiçbir şeyim kalmadı)
"I wish that I could give you something. But I have
nothing left to give you."
(Sana bir şeyler
verebilmeyi inan çok isterdim, ama gerçekten sana verebileceğim hiçbir şeyim
kalmadı)
"I’m nothing but an old stump now," said the tree.
(artık sadece yaşlı
bir kütüğüm dedi ağaç)
"I do not need very much now, just a quiet place to
rest,"
(Oğlan, benim artık hiçbir
şeye ihtiyacım yok, sadece dinlenebileceğim huzurlu bir yer)
The boy whispered, with a weary smile.
(diyerek fısıldadı
bitkin bir gülümsemeyle)
"Well", said the tree, "An old stump is still
good for that."
(iyi öyleyse, dedi
ağaç, yaşlı bir kütük bunu için çok iyidir)
"Come, boy", he said, "Sit down, sit down and
rest a while."
(gel çocuk, gel ve dinlen biraz dedi ağaç)
And so he did and
Oh, the trees was happy.
Oh, the tree was glad.
(Çocuk yaptı, ağaç
mutlu ve memnundu)
Merhaba,
YanıtlaSilBence her çocuğun hatta yetişkinin kütüphanesinde bulunması gereken bir kitap. Sayenizde haberim oldu. Teşekkürler... Bu arada kitabın türkçesi de "Cömert Ağaç" adıyla yayınlanmış.
http://www.dr.com.tr/Kitap/Comert-Agac/Shel-Silverstein/Cocuk-ve-Genclik/Okul-Cagi-6-10-Yas/Cocuk-Oyku-Hikaye/urunno=0000000295047
Tabii yaaa "cömert ağaç" en güzel isim bu olabilirdi. Dün işlerim o kadar yoğundu ve ben bu kitabı tanıtmak için o kadar sabırsızlandım ki, iki arada bir derede çevirisini yaptım. Kendi yazdığım isim hiç içime sinmemişti zaten. Çok teşekkür ederim. Size bir kitap daha tavsiye edebilir miyim? "Love you forever". Bunun türkçesi gerçekten yok. Bu da insanın doğumundan itibaren nasıl büyüdüğünü anlatıyor. Her iki kitap da çocuklara zaman kavramını anlatmak açısından çok faydalı diye düşünüyorum. Yakın zamanda bu kitabı da tanıtacağım. sevgiler.
YanıtlaSilSüper tam da aradığım şey. Çünkü kızım bu aralargene bitmek bilmeyen sorularını sormaya başaldı. En geçen akşam Biz nasıl büyürüz? Madem hep büyüyoruz anneannem niye küçük. Nerdeyse onun omzuna geliyorum dedi.:)Araştıracağım. Teşekkürler:)
YanıtlaSil:) Nokta atışı yapabildiğime sevindim. Umarım beğenirsiniz, işinize yarar. İngilizce kitapları kızlarıma okuyamıyorum ama konularından ilham alıp gece masalları yazabiliyorum :)
YanıtlaSil