20 Haziran 2013 Perşembe
66 ay okula başlamak için erken mi? evet erken! peki neden?
Aşağıdaki röportaj pedagog Adem Güneş ile yapılmış. Okula başlama yaşı ile ilgili bir çok yayın okudum, okuduğum yazılar içinde en bilgilendiricilerden bir tanesi Adem Güneş'in yazısı oldu, yazı bir dergide yayınlamış ama ben BENEKLİ DÜNYAM blogspottan kopyaladım. Eğer sizin kafanız da benim gibi karışık ise hem bu yazıyı hem de daha önce yayınladığım "6 yaş okula başlamak için erkenmiş" yazımı okumanızı tavsiye ederim....
19 Haziran 2013 Çarşamba
Makyaj malzemelerimi organize ediyoruz
Küçük kızım büyüdüğünden (2,5 yaşında) ve makyaj malzemelerime karşı dayanılmaz bir merak gösterdiğinden beri bir makyaj masam yok. Her iki kızımın da ulaşamadığı yer olan banyo tezgahımı makyaj masası olarak kullanıyorum. Uzanamıyorlar dediysem fiziksel olarak yetişemiyorlar. Taburelerini getirmeleri gerekiyor. Genelde üşeniyorlar o yüzden biraz engellemiş oluyorum. Yoksa taburelerini çekip tozunu atıyorlar. Her gün toparlamaktan sıkıldığım ve biraz da tembelliğimden bütün makyaj malzemelerim, kızların tokaları, ilaçlar diğer tüm banyoda olması iyi olacak eşyalar büyük bir sepetin içinde dağınık duruyordu. Açıkçası nasıl organize olabileceğimi de bilemediğim için uzunca bir zamandır bu şekildeydi. Artık ben bile sıkıldığım için düzenlemeye karar verdim.....
18 Haziran 2013 Salı
Bir annenin delirme aşamaları nelerdir?
Akşam saat 17.30 sokak kapımızın önündeyim birazdan kapıyı çalacağım ve yaklaşık saat 22.00'a kadar sürecek olan maraton başlayacak....Zırrrrr
14 Haziran 2013 Cuma
Öğrenme nedir? Öğrenme yöntemleri nelerdir?
Bugünlerde okuduğum kitabımdan büyük zevk alıyorum, heyecan duyuyorum. Kitabın benim açımdan olumsuz yanlarından bir tanesi tarih, sosyoloji ve sanat gibi bazı disiplinlerden bilgi altyapısı gerektiriyor olması. Bu yüzden internetin yanında okuyorum.
Bir diğer olumsuz yanı ise hayatım boyunca sıkıntısını çektiğim bir konu; Okuduğumu anlamak için bazen aynı sayfayı 2-3 kere tekrar etmem gerekiyor. Anlıyorum, kendimce öğrendiğimi sanıyorum, öğrenmek de istiyorum, ama diğer bölüme geçtiğim zaman bir önceki bölüm refere edildiğinde tekrar açıp bakmam gerekiyor. En acıklısı ise; tekrar okuduğum kısmı okuduğumda sanki hayatımda ilk defa okuyormuş gibi oluyorum :(
Bundan 6-7 yıl önce kurgu romanlar okumayı severdim, son yıllarda birden bire tarihe merak saldım. Öğrenmeyi istediğim konular için kendimce bir okuma programı yapıp, önce yabancı seyyahlar gözüyle osmanlıdaki günlük hayatı anlatan kitapları, sonra osmanlının neden yıkıldığını inceleyen ve analiz eden kitapları, son bir yıldır da Dünyadaki uygarlıklar arasındaki farklılıkları ve uygarlık tarihinde batının medeniyetler koşusuna en sondan başlayıp nasıl en başa geçtiğini anlatan kitapları okuyorum. Kurgu kitapları okurken sıkıntım yoktu, ama biraz daha dikkat, özen ve bilgi gerektiren kitapları okumaya başladığımdan beri "unutkanlık" özelliğim beni daha çok rahatsız etmeye başladı.
Okul hayatımda da aynı sorun vardı. İşin komik tarafı, unutkanlık ve öğrenme güçlüğü sorunuma rağmen orta öğrenim hayatım boyunca sürekli teşekkür getiren, üniversitede vasat bir öğrenci olup, yüksek lisansını yurt dışında yapan bir öğrenci oldum. Yüksek lisansımda edindiğim bir çok bilgiyi hatırlıyorum. Oysa orada da çok zorluk çekmiştim öğrenirken. Ama üniversite eğitimime dair hiç bir şey hatırlamıyorum desem yeridir.
Kızlarım aklıma geldi. Acaba öğrenememe kalıtsal bir özellik mi yoksa öğrenmek de öğrenilebilir mi? Begüm bu sene okula başlıyor. Yani öğrenmeye başlıyor. Babasına çektiyse sorun yok. Ya bana çektiyse!! Öğrenmenin ne olduğunu öğrenmeye araştırmaya başladım. "Öğrenmenin" kendisi deniz derya bir konu. Ben henüz kıyılarında, öğrenme aşamalarının 2. sindeyim....
13 Haziran 2013 Perşembe
Su çiçeğine devam...
Müge'nin su çiçeği hastalık seyrini anlattığım bu yazımda Begüm'ün yüzündeki büyük yaradan bahsetmiştim. Tam kaşında yer alan büyük kabuk düştü. Kaşlarla birlikte düştü:(
10 Haziran 2013 Pazartesi
Yine mi Su Çiçeği ?
Müge'nin durumu temsili resimdekinden biraz daha fena :(
Begüm 3 hafta önce su çiçeği olduğunda büyükler, "hemen küçüğü de yanına koy ki o da bir an önce çıkarsın" dediler. Her iki kızımın da su çiçeği aşısı yoktu. Begüm hastalanınca Müge'ye aşı yaptırmayı düşündüm ama hastalık kuluçka dönemindeyken aşı yapılmazmış. Yani kuzu kuzu oturduk 12-15 günün geçmesini bekledik. Beklenen mikrop perşembe günü ilk emarelerini vermeye başladı. Üç küçük sivilceyle başladık. Sırtında çıktı. Begüm'den ne yapacağımızı biliyorduk ama bilmediğim bir şey varmış meğerse....
7 Haziran 2013 Cuma
Sarı Öküzü Vermeyecektik
Adı Taksim Gezi Parkı" olarak konulan olayları endişe ve umutsuzlukla izliyorum :(. Aklımdan bir sürü şey geçiyor ama en çok "Sarı Öküz" hikayesini hatırlıyorum.
6 Haziran 2013 Perşembe
Anne çocuk ilişkisini anlatan güzel bir kitap
![]() |
Yüreğimi titreten çocuk kitapları |
Birkaç gün önce tanıtmaya başladığım çocuk kitapları serime bugün "love you forever" kitabıyla devam etmek istiyorum. Geçen hafta tanıttığım cömert ağaç kitabının türkçesi varmış, ama ne yazıkki araştırmama rağmen "Love You Forever" kitabının Türkçesini bulamadım. Yurtdışından ısmarlayabilirsiniz veya eğer çocuğunuz benimkiler gibi sizin anlattığınız masalların delisiyseler ve siz de artık benim gibi tükendiyseniz size ilham verebilir. Bu sefer kitabı çevirecek vaktim yok malesef.
Kitap bir bebeği doğumundan itibaren alıyor annesi çok ihtiyarlayana kadar devam ediyor. Hayatın gelişim evrelerinde çocuk- anne ilişkisi anlatılıyor. Çocuk cinsiyeti olarak erkeğin seçilmiş olması ise (light bir feminist olan) Bana göre erkeklerin hiç büyümeyen ana kuzuları olması olabilir mi acaba? belki de bu kadar derin bir anlamı yoktur. Yazar iki cinsiyetten birisi için kura çekmiştir ve erkek çocuğu çıkmıştır :))). Başlıyoruz.....
4 Haziran 2013 Salı
Bebeklerde Göz Pınarı Tıkanıklığı
Müge (küçük kızım) sezeryanla doğdu. Doğumundan yaklaşık bir ay sonraydı sanırım, sağ gözünde akıntı olmaya başladı. Sürekli akıyor. Sütümle sildim, temiz ıslak pamukla sildim, çayla sildim bir türlü geçiremedim. Küçücük çocuk doktora götürmeyeyim kendi kendine geçer belki dedim ama 10 gün sonra artık doktora götürmek zorunda kaldım. Çocuk doktoruydu....
3 Haziran 2013 Pazartesi
Tabiat ana
![]() |
Yüreğimi titreten çocuk kitapları |
(1963'de yazılmış )
Doğayı, doğanın insana karşılıksız verdiğini bir tek bu tamlama anlatabilir sanırım "TABİAT ANA". Ne olur bu kitabı çocuğunuza masal olarak anlatalım. Anlatalım ki, çocuklar doğanın insan için ne kadar önemli olduğunu, doğanın ne kadar savunmasız olduğunu anlayarak büyüyen yetişkinler olsun.
Kitap çok güzel başlıyor ne yazık ki çok da gerçekçi bitiyor.Benim kızım sonunda hüzünlenince hemen sonunu başka türlü toparlayarak durumu kurtardım :)
Küçük bir çocukla birlikte büyüyen bir ağacın öyküsü. "Ağaç ve çocuk". İnsan yavrusu küçükken sadece ağaçla birlikte oynayarak mutlu olurken çocuk büyüdükçe mutlu olması için ağacı tüketmesi gerekiyor. Sonunu tahmin edersiniz herhalde. Resimleri son derece yalın, basit, anlatımı güzel. Konusu ise son derece felsefi. Bazı büyüklerin bile mutlaka okuması gereken bir kitap!!!. Çok güzel bir aşk masalı için arkanıza yaslanın, umarım bu sefer kitabın sonunda göz yaşlarıma hakim olabilirim.
Çilek Hemanjiyomu
Yeni bir anneyseniz ve şuanda (büyük bir ihtimal kızınız için) doktorunuzun koyduğu teşhisi internette araştırıyorsanız, size ilk söyleyeceğim şey, korkmayın gerçekten de doktorunuzun dediği gibi geçecek, geçiyor. Benim hikayem şöyle;
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)